23. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı İzmir’de başladı. Çok sayıda sol parti temsilcisinin katıldığı toplantının ana gündemi İsrail ile Filistin arasında yaşanan savaştı.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Yunanistan Komünist Partisi’nin önerisiyle her yıl düzenlenen toplantı, bu yıl Türkiye’de yapıldı. Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin ev sahipliğindeki toplantıya 68 komünist ve işçi partisi katıldı. Toplantı Filistin’de öldürülenler için saygı duruşu ile başladı. Toplantının açılış konuşmasını, ev sahibi TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan yaptı. Okuyan, konuşmasına İsrail Büyükelçisi’nin Türk halkına teşekkür etmesini eleştirerek başladı:
“7 Ekim’de Filistinli direnişçilerin İsrail’e yaptıkları baskının ve onun hemen ardından bir kez daha yoğunlaşan İsrail saldırganlığının ardından İsrail Büyükelçisi, Türk halkına teşekkür etti. Ne oldu da bu teşekkürü hak ettik? Daha önce her fırsatta İsrail’e esip gürleyen Erdoğan bu kez çok yumuşak bir dil kullanmış ve tarafları itidale çağırmıştı. Ancak İsrail Büyükelçisi Türk hükümetinden değil, halkından söz ediyordu. Teşekkür ediyordu çünkü Filistin direnişine dönük yaygın bir sempatiyle bilinen Türkiye’de bu kez İsrail’e hak verenlerin sayısında radikal bir artış olmuş, hatta solcu bazı kesimlerde de Hamas bahanesiyle Filistin direnişini karşısına alan değerlendirmeler yapılmıştı.”
HAMAS ÜZERİNDEN ALGI OPERASYONU
Filistin halkının meşru direnişini desteklediklerini söyleyen Okuyan, Türkiye’de son dönemde Filistin direnişine karşı Hamas’ın adının öne çıkarılarak antipatinin artırıldığını iddia etti. Okuyan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“7 Ekim günü Türkiye toplumunun geniş bir kesimini etkileyen bir algı operasyonu gerçekleştirildi. Son derece sistematik bir biçimde Filistin sorunu unutturuldu, Hamas öne çıkarıldı ve bir bölümü gerçek, bir bölümü sahte görüntüler aracılığıyla konunun ‘modern İsraillileri öldüren barbar cihatçılar’dan kaynaklandığı izlenimi yaratıldı.”
İSLAMCILIĞIN YÜKSELİŞİ SOL BOŞLUKTAN
Okuyan, dünya solunda siyasal İslamla ilgili kafa karışıklığı olduğunu anlatırken, çözümü şöyle tarif etti:
“Siyasal İslam, bütün varyantlarıyla, toplumu, kamusal alanı, devleti ve siyaseti dinsel kurallara göre tasarlama iddiasıdır. Bu iddianın karşısında laiklik savunusu dışında bir konumlanış söz konusu olamaz.”
Okuyan, Siyasal İslamla mücadelenin sınıfsal bir mesele olduğunu, bu tarafının görülmediği için siyasal İslam’ın emekçileri bölmek için kullanıldığını söylerken şu tespitlerde bulundu:
“Bu sınıfsal temel görülmediği için Avrupa ve Kuzey Amerika’da siyasal İslam ya oryantalist bir yaklaşımla ‘geri kalmış dünyanın anti-emperyalist, hatta devrimci bir isyanı’ olarak görülmekte ya da IŞİD örneğindeki gibi çağdışı bir barbarlık olarak değerlendirilmektedir. Üzülerek söylemeliyim ki, iki yaklaşım da bize hata yaptırır. Bilinmeli ki, siyasal İslam modern dünyanın önemli bir gerçeğidir, temelde sınıfsal bir olgudur ve romantizm ya da dehşet duygularıyla geçiştirilemeyecek bir sorundur.”
Hamas dahil dini ideolojinin belirleyici hale gelmesinin nedeninin solun bıraktığı boşluklar olduğunu söyleyen Okuyan, “siyaset boşluk tanımaz, gerçek şu ki, yoksulların öfkesini bizden çalıyorlar. Bunu kabullenemeyiz” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN’A EMPERYALİZM KARŞITLIĞI YAKIŞTIRILIYOR
Sosyalizm ve devrim hedefi olmayan sol fikirlerin solu tuzağa düşürdüğünü söyleyen Okuyan, PYD’yle ve Erdoğan’la işbirliği yapan sol gruplara şu eleştiriyi yaptı:
“Bu tuzaklar o kadar etkili ki, ABD ile ideolojik değil açıkça ve fiziki bir işbirliği içine giren bazı güçlere ‘ulusal kurtuluş hareketi’ muamelesi yapılıyor, Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerinin 20 yıllık karanlığı olan Erdoğan’a ‘emperyalizm karşıtlığı’ yakıştırılıyor.” Okuyan, “Kapitalizm bütün biçimleriyle ve mutlak olarak barbarlıktır, onun içinde mevzi elde etmeye dönük her strateji başarısızlığa mahkumdur” ifadelerini kullandı. Tek stratejilerinin sosyalist devrim perspektifi olduğunu vutgulayan Okuyan, “bu sayede insanlık Biden’la Trump, Hamas’la siyonizm, Zelenskiy ile Putin, Molla rejimi ile ABD, Erdoğan ile Sorosçu muhalefet arasında tercih yapmak zorunda kalmaz” dedi.
“Bugün devrimci bir strateji kurmakta zorlanmamızın önemli nedenlerinden birisi uluslararası alanda kapitalizmin algı yönetiminde elde ettiği muazzam üstünlük olduğunu bilmeliyiz” diyen Okuyan, sosyalistlerin kendilerini toplumlara anlatacakları platform ve yöntemleri geliştirmeleri gerektiğini söyledi.
DEPREM SONRASI SOL
Okuyan, Türkiye’de deprem ve seçim sonrası yaşadıklarını da dünya sosyalist partilerine anlattı:
“6 Şubat’ta Türkiye, Suriye’yi de etkileyen büyük depremler yaşadı. On binlerce yurttaşımız öldü, bazı kentler neredeyse tamamen yıkıldı. Depremden hemen sonra TKP ülke çapında büyük bir dayanışma örgütledi, depremden en çok etkilenen yerleşimlere ekipler yolladı. Burjuva medyasının görmezden gelemeyeceği bir biçimde partimiz devletin yapması gerekenleri yaptı, yapmaya devam ediyor. Sonra bir seçim gerçekleşti ve TKP yalnızca ulusal ölçekte değil, deprem bölgesinde de siyasi etkisiyle kıyaslanamayacak kadar düşük oy aldı. Öyle ki, medyada bizim dışımızdaki bazı güçler halkı ‘vefasızlık’la suçladılar. TKP ise hiç sitem etmeksizin çalışmalarını sürdürdü. Sabırla ve kendi stratejisi doğrultusunda muhafazakar ideolojilerin hakim olduğu emekçi yerleşimlerinde örgütlenmeye devam etti, semt evleri ve parti binaları açtı. Yarattığı etkinin oya dönüşmemesinin emekçilerin ‘güncel çözüm’ arayışı ve beklentisinden kaynaklandığını bilerek sabırla hareket etti, etmeye devam ediyor. Örgütlü gücümüzü ve siyasal etkimizi milyonlarca oya değişmeyiz. Bu örgütlülük ve etki bazen oya dönüşür ya da dönüşmez. Ama şunu bilmenizi istiyoruz: 80 yıl kadar süren bir yasaktan sonra TKP yaklaşık 20 yılın sonunda bu ülkenin önemli bir gerçeği haline geldi ve yoluna devam ediyor.”
CUMHURİYET’İ SOSYALİZME TAŞIMAK
“Devrimci bir dönemde, devrim cephesinin bir unsuru, bir burjuva devriminin ürünü olarak yüz yıl önce kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni gayrı meşru ilan etmek gibi çabaların bir kez daha yoğunlaştığı bir dönemde TKP, ülkenin Cumhuriyetçi birikimini tamamen anti-kapitalist bir eksende sosyalizme taşımak için çaba harcıyor” diyen Okuyan, “bundan sonra Türkiye’de radikal bir değişim sadece ve sadece sosyalist bir karakter taşıyacak. Bundan eminiz. Bunun koşulları olgunlaştığında hazırlıksız olmamızın maliyeti karşı devrimin zaferidir” ifadelerini kullandı.”
KÜBA’DAN FİLİSTİN’E DESTEK
Okuyan’ın ardından, geçen yılki toplantının ev sahibi Küba Komünist Partisi’nden Emilio Lozada Garcia da bir konuşma yaptı. Latin Amerika’ya yönelik ABD politikalarını eleştiren Lozado, Küba’nın ABD ambargosu altında yaşadığı sorunları ve verdikleri mücadeleleri anlattı. Lozado, Filistin’de yaşanan çatışma üzerine de şunu söyledi:
“Gazze’de İsrail’in yaptığı saldırılara karşı çıkıyoruz. İsrail rejiminin yaptığı saldırılar ABD’nin desteğine dayanıyor. ABD destek verdiği için İsrail bu saldırıları yapabiliyor. ABD, BM’de de İsrail’e desteğe devam ediyor. Filistin-İsrail çatışmasına kesin çözüm getirmek zorunayız. Filistin’in kendi kaderini tayin etmesi, İsrail’in 1967 öncesi sınırlarına geri dönmesi gerekiyor. Filistin büyük bir saldırı altında, yaşasın özgür Filistin.”
1998’DEN BERİ TOPLANIYOR
Uluslararası komünist ve işçi partileri 1998 yılından bu yana düzenli olarak toplanıyor. Partiler, dünyada yaşanan gelişmelere karşı ortak politikalar üretmeye çalışırken, ülkelerinde yaşanan deneyimlerini de birbirlerine aktarmaya çalışıyor. Geçen yıl gerçekleşen toplantı Küba’da olmuştu. Bu yıl TKP’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, Çin Komünist Partisi, Küba Komünist Partisi, Rusya Komünist Partisi’nin de aralarında olduğu 68 parti katıldı. Toplantıya, parti temsilcilerinin yaptığı değerlendirmelerle devam edildi. Pazar günü sona erecek toplantıdan komünist partilerin ortak bir Filistin bildirisi çıkması bekleniyor