Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir, Türkiye’den İsrail limanlarına her gün barut ve çelik gibi silah yapımında kullanılan malzemelerle yüklü gemilerin gittiğini söyledi. Tekir, iktidara Ev hanımlarımızın alışveriş yaparken bunların ürünlerini almamak için gösterdiği hassasiyetin binde birinin dahi hükümet tarafından gösterilmesini istiyoruz diye seslendi.
Saadet – Gelecek Partisi TBMM Grup toplantısı yapıldı. Toplantıda Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun özel bir programı nedeniyle Genel Başkanvekili Sabri Tekir konuştu.
Sabri Tekir, Gazze’de binlerce kişinin ölümüne yol açan saldırılarına devam eden İsrail’e karşı bir yandan kimi boykot kampanyaları sürerken diğer yandan ticari ilişkilerin sürdürüldüğüne dikkat çekti. Tekir, “Biz defalarca şunu söyledik, ‘ABD ve İngiltere bölgeye savaş gemileri gönderiyor; siz niye göndermiyorsunuz?’ diye. Biz bu sözleri söylerken bizim gemilerimiz o taraflarda dolaşıyormuş. Bizim gemilerimiz oraya gidiyormuş ama Filistin’e değil, İsrail’e yardıma gidiyormuş. Savaş gemilerini değil ticaret gemilerini gönderiyorlarmış. Limanlarımızdan her gün gemilerle İsrail’e sevkiyat yapılmaya hala devam edilmektedir. Bu sevkiyat malların içerisinde barut ve çelik de vardır. Bunların hepsi silah yapımında kullanılan malzemelerdir” dedi.
Tekir’in konuşmasından bazı bölümler şöyle:
ÇÖZÜM ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEKTE DEĞİL: Dün çözüm diye getirdikleri bugün problemin kendisi haline geldiği onlarca örnek vardır. Bunlardan bir tanesi Başkanlık Sistemi’dir. Hesaba çekilmekten azade, hesaba çekilmekten uzak bir başkanlık anlayışının siyasi anlamda ülkeye kazandıracağı bir şey olmaz ki o halde sorun yasaların kendisinde değil yasalara uymayanlardadır sorun. Çözüm Anayasa’yı değiştirmekte değil anlayışı ve zihniyeti değiştirmekle mümkündür.
GEMİLERİMİZ İSRAİL’E YARDIMA GİDİYORMUŞ: Biz defalarca şunu söyledik, ‘ABD ve İngiltere bölgeye savaş gemileri gönderiyor; siz niye göndermiyorsunuz?’ diye. Biz bu sözleri söylerken bizim gemilerimiz o taraflarda dolaşıyormuş. Bizim gemilerimiz oraya gidiyormuş ama Filistin’e değil, İsrail’e yardıma gidiyormuş. Savaş gemilerini değil ticaret gemilerini gönderiyorlarmış. Limanlarımızdan her gün gemilerle İsrail’e sevkiyat yapılmaya hala devam edilmektedir. Bu sevkiyat malların içerisinde barut ve çelik de vardır. Bunların hepsi silah yapımında kullanılan malzemelerdir. Akaryakıt da dahildir, gıda da dahildir. Ne ararsanız var. Öyle ki İsrail’e ihracatta Türkiye, 3. sırada yer almaktadır. Vatandaş boykot ediyor. Boykot edilmesine de birtakım kamu kuruşları teşvik ediyor. Güzel bir hareket. Bunlar ticaret hacimlerini ise katlamaya devam ediyorlar. İsrail’e bu konularda en büyük yardımı yapan şirketlerden bir tanesine daha 12 Kasım tarihli Resmi Gazete’de büyük bir teşvik verilmiş. 500 küsur milyonluk bir teşvik verilmiş. Ondan sonra da o tür malların tüketilmesi boykot edilmek isteniyor. Ev hanımlarımızın alışveriş yaparken bunların ürünlerini almamak için gösterdiği hassasiyetin binde birinin dahi hükümet tarafından gösterilmesini istiyoruz.
GIKINIZI ÇIKARAMAZSINIZ: Siz üretime dönük yatırımları öncelemezseniz; etkili bir boykot uygulayamazsınız. Siz kaynaklarınızı çarçur ederseniz; 3-5 milyar dolar bulacağız diye gıkınızı bile çıkaramazsınız. Siz gençlerinize nitelikli bir eğitim fırsatı sunup, ardından da alın terinin karşılıklarını alacakları istihdam sahaları oluşturmazsanız genç beyinleri kaçırmış olursunuz. Ondan sonra işaret yapmak zorunda kalırsınız ‘Bunun için gidiyorlar’ Ya siz ne için çalışıyorsunuz. Genç işsizlik oranı, kaç yıldır yüzde 20’nin altına düşmüyor. Bugün yaklaşık 5,5 milyon gencimiz KYK borcunu ödeme gayreti içinde ve 300 binin üzerinde genç borcunu ödeyemediği için icralık durumda. 84 milyonluk ülkemizde 40 milyona yakın kişinin bankalara kredi borcu var ve kişi başına düşen ortalama kredi borcu miktarı, 55 bin TL düzeyinde.
5 BİN TL İKRAMİYE: Emeklilere sadece 5 bin liralık ikramiyeyi, evlenecek gençlere de 150 bin liralık krediyi büyük bir müjde olarak veriyor. Geçmişte de ‘İşsizlik Fonu’ adı altında bir fon oluşturuldu. Sonra öğrendik ki, bu fondan işsizlerden çok, işverenler istifade etmişler. Bugün de ‘Aile ve Gençlik Fonu’ndan’ söz ediliyor. Temennimiz, aile kurumunun güçlendirilmesi için ve gençlerimizin bir nebze de olsa nefes almasına vesile olacak şekilde kullanılan fonun işsizlik fonuna benzememesi.”