Yeni bir araştırma, 1950’den bu yana tüm ülkelerde azalmakta olan küresel doğurganlık oranlarının yüzyıl sonuna kadar hızla düşmeye devam edeceğini ve derin demografik değişimlere neden olacağını öngörüyor.
Doğurganlık oranı, bir kadının ömrü boyunca doğurduğu çocukların ortalama sayısıdır. Küresel olarak bu sayı, 1950’de 4.84’ten 2021’de 2.23’e düşmüş ve Washington Üniversitesi’nin Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) tarafından yönetilen Küresel Hastalık, Yaralanma ve Risk Faktörleri Çalışması 2021’e dayanan yeni bir analize göre, 2100 yılına kadar 1.59’a düşmeye devam edecek. Araştırma Çarşamba günü Lancet dergisinde yayımlandı.
Çalışmanın kıdemli yazarı ve IHME’nin direktörü Dr. Christopher Murray, bu kaymanın birçok nedeni olduğunu, bunlar arasında kadınların eğitim ve istihdamdaki artan fırsatları, doğum kontrolü ve üreme sağlığı hizmetlerine daha iyi erişim gibi nedenlerin olduğunu söyledi.
Yeni analiz, 2021’de ülkelerin %46‘sının yerine koyma seviyesinin altında bir doğurganlık oranına sahip olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, 2100 yılına kadar %97’ye çıkacak, bu da dünyadaki neredeyse tüm ülkelerin nüfusunun yüzyıl sonunda azalacağı anlamına geliyor.
Analize göre, tüm ülkelerde doğurganlık oranları düşüyor olsa da, bu düşüş oranı eşitsiz, bu da dünya çapında canlı doğumların dağılımında bir kaymaya neden oluyor.
Çalışma, düşük gelirli bölgelerdeki dünyanın canlı doğum payının 2021’deki %18’den 2100 yılına kadar neredeyse ikiye katlanarak %35’e çıkacağını öngörüyor. Sahra Altı Afrika, 2100 yılında gezegendeki her 2 çocuktan 1’ine tek başına ev sahipliği yapacak.
Canlı doğumların dağılımındaki bu kayma, yüksek gelirli ülkelerin yaşlanan nüfus ve azalan iş gücünün sonuçlarıyla karşı karşıya kaldığı, düşük gelirli bölgelerin ise mevcut kaynakları zorlayan yüksek doğurganlık oranını sürdürdüğü “demografik olarak bölünmüş bir dünya” yaratacak.