Nerede o yıldızlı geceler?

Büyük kentlerin sürdürülebilir bir gelecek haritasında yer alması için ışık ve gürültü kirliliğini en aza indirirerek içinde ve çevresinde yaşayan her canlının ekosistemine uyumlanması şart.

Nerede o yıldızlı geceler?
REKLAM ALANI
Yayınlama: 05.11.2023
A+
A-

7/24 yaşayan bir kentin sakini olmak
artık pek de havalı bir durum değil. Sırf yaş alanlar değil Z
kuşağı da bu konuda epey şikâyetçi. Sadece gün ışığında
değil gece de maruz kalınan gürültü kirliliği ve geceye eşlik
eden ışık kirliliğini de ekleyince bu şikayetler hem insan
sağlığı hem de çevre sağlığı açısından yerinde bir
dışavurum.

YILDIZSEVERLER
MUTSUZ

Biraz daha romantik bir yerden başlayacak
olursam “Ah nerede o yıldızlı geceler” diyebilirim. Benim
romantik yaklaşımım yalnızca bir iç çekiş de değil. Yeni bir
araştırmanın da konusu, 2011’den 2022’ye kadar yıldızların
görünürlüğünde küresel çapta hızlı azalmalar olduğunu
bildiriyor. Gökyüzünün yılda ortalama yüzde 9.6 oranında
aydınlandığını belirten araştırmaya göre 250 görünür
yıldızın bulunduğu bir gökyüzü altında doğan bir çocuk, 18.
yaş gününde bu yıldızlardan yalnızca 100’ünü görebilecek.

“Her gece gökyüzüne bakan yıldızseverler için kötü bir
haber” deyip geçmeyin çünkü mücadele edilebilme açısından
en kolay kirlilik birimlerinden biri olarak tanımlanan ışık
kirliliği sirkadiyen ritmimizde sıkıntılar yaratarak birçok
fiziksel ve ruhsal rahatsızlığa neden oluyor. Geceleri artan ışık
miktarı melatonin üretimini azaltarak uyku yoksunluğuna,
yorgunluğa, baş ağrısına, strese, kaygıya ve diğer sağlık
sorunlarına neden oluyor.

HAYVANLAR
KÖTÜ ETKİLENİYOR

Işık
kirliliği, insanlardaki bu olumsuz etkilerinin yanında hayvanların
da uyku-uyanıklık ritimlerinden göç düzenlerine kadar birçok
yaşamsal faaliyetini olumsuz etkiliyor. Enerji tasarrufu sağlayan
ve ışık kirliliğini azaltan yüksek verimli ışık kaynaklarını
tercih etmek ve bunları aşağı yönlü yerleştirmek gereksinim
olmayan bölgelerde ışık kaynağı kullanmamak gibi birçok çözüm
de ışık kirliliği ile mücadele yanı başımızda duruyor.

GÜRÜLTÜ
KİRLİLİĞİ VE KALP HASTALIĞI BAĞLANTISI

Gelelim
gürültü kirliliğine! Yaş ve birçok etkene bağlı olmakla
birlikte temelde bir yetişkinin 7-9 saat arası gündelik uyku
gereksinimi var. Ancak gece uykusu sırasında odalarımızda sızan
dışarının gürültüsü 7/24 yaşayan bir kentin insan üzerindeki
en güçlü olumsuz etkilerinden biri. Bizi uyandırmadığını
düşündüğümüz gürültü bile belirli uyku evrelerinde
geçirdiğimiz zamanı değiştirerek uyku üzerinde bilinçaltı
etkiler oluşturabiliyor.

Avrupa Çevre Ajansı’na göre arka
plandaki gürültüye uzun süre maruz kalmak, Avrupa’da her yıl 48
bin yeni kalp hastalığı vakasına ve 12 bin erken ölüme neden
oluyor. Ayrıca 22 milyon kişi kronik uyku bozukluğundan, 6.5
milyon kişi ise ciddi kronik uyku bozukluklarından yakınıyor. Bir
kentte gece saatlerinde en büyük gürültü kaynakları arasında
trafik, gece yaşamı ve sokak temizliği gösteriliyor.

GÜRÜLTÜ
DUVARLARI

Unutmadan
Dünya İşitme Endeksi’ne göre ise ortalama “kent sakini”nin
kendi yaşından 10 ila 20 yıl daha büyük işitme kaybına sahip
olduğunu belirtiyor. Dünyanın çoğu kentleştiğini düşününce
kentler yalnızca insanlar için değil bir bütün olarak biyolojik
çeşitlilik için giderek daha önemli bir ekosistem haline geldi.

Gürültü kirliliği aynı zamanda kuş, kurbağa ve böcekler gibi
çeşitli türlerin iletişimini, davranışlarını değiştirerek
bu türlerin yaşam haklarına da müdahale ediyor. Gürültü
kirliliğini azaltmak adına otoyollara yapılan ses bariyerlerinden
ağaçlandırma çalışmalarına kadar birçok çözüm var. Gürültü
kirliliğine karşı kesim çözüm tabii ki gürültüyü azaltmak
olsa da otoyolların arkasına dikilen ağaç sıraları bazı
yerlerde gürültü seviyesini 12 desibele kadar azaltıyor.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.