İsrail-Filistin çatışmasına ve Birleşmiş Milletler hakkında konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, BM Genel Kurulu’nda ateşkes sağlansın dendiği zaman bir ülkenin eli havaya kalktı, yani ‘katliama evet’ manasında eli havaya kalktı. İsrail-Filistin’deki katliamı durduramıyorsun, insanlık suçunu vahşeti durduramıyorsun çünkü BM’deki dayısı veto ediyor. Allah aşkına, böyle bir sistem nasıl barışı sağlayacak? dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Esenler Belediyesi’nin organizasyonuyla Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye Yüzyılında Yeni Anayasa Arayışları” etkinliğine katıldı.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına değinen Kurtulmuş, “Maalesef dünyanın gözü önünde bir millet, Filistinli kardeşlerimiz tam manasıyla bir katliama hatta nerdeyse bir soykırıma varan bir katliama tabi tutuluyorlar” dedi.
“İSRAİL’DEKİ YÖNETİM BU İŞİ YAPARKEN ARKASINDAKİ DAYILARINA GÜVENİYOR”
İsrail-Filistin çatışması ile ilgili soruyu yanıtlayan Kurtulmuş, “Bu bütün insanlığın ortak ayıbıdır, Türkiye olarak ilk andan itibaren bu konunun bir an evvel çözülebilmesi için sayın Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız, bizler, herkes ne yapabilirse dört koldan değil on koldan bu işin daha fazla yayılmaması için ve Gazze’ye acil insani yardımların gerçekleştirilebilmesi için büyük bir gayret sarf ediyoruz. Tabi, İsrail rejimi İsrail’deki yönetim bu gaddarlıkları yaparken arkasındaki dayılarına güveniyor. Bu uluslararası sistemin de iflas ettiğinin görüntüsüdür. O kucaklaşma resmi sanmasınlar ki İsrail’e güç veren bir resimdir. O kucaklaşma resmi uluslararası sistemin battığının resmidir” şeklinde konuştu.
KURTULMUŞ’TAN BM’YE ELEŞTİRİ
Birleşmiş Milletler ile ilgili konuşan Kurtulmuş, “Şimdi ne diyoruz dünya 5’ten büyüktür. Ne kadar doğru söylediğimizi, artık uygulamalı olarak da görüyoruz. Ukrayna krizi; BM güvenlik konseyi toplanıyor, karar alamıyor. Çünkü orada birisi kalkıyor diyor ki ben veto ediyorum. Dün, BM Genel Kurulu’nda ateşkes sağlansın dendiği zaman bir ülkenin eli havaya kalktı, yani ‘katliama evet’ manasında eli havaya kalktı” dedi.
Kurtulmuş şöyle devam etti:
“İsrail-Filistin’deki katliamı durduramıyorsun, insanlık suçunu vahşeti durduramıyorsun çünkü BM’deki dayısı veto ediyor. Allah aşkına, böyle bir sistem nasıl barışı sağlayacak? Çökmüş olan bir dünya sistemi. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımız belki son 10 yıldır her vesileyle bütün uluslararası platformlarda söylüyoruz, bu sistem dünyayı taşımaz, yeni bir sisteme ihtiyaç var, dünya 5’ten büyüktür, her ülkenin adil ve hakkaniyetli bir şekilde işin içinde olduğu bir dünya sistemine ihtiyaç var. Bunu söylüyoruz, ilk söylediğimizde millet bunlar ne diyor diye bakıyordu ama şimdi yavaş yavaş dünyanın 5’ten büyük olduğunu, yeni bir dünya sistemi kurulması gerektiğini dünyanın insaf sahibi bütün ülke ve siyasi yönetimleri görüyor.”
“HER İKİ ANAYASA DARBE ÜRÜNÜDÜR”
Anayasa ile ilgili konuşan Numan Kurtulmuş, “Hepinizin bildiği gibi Türkiye’ de anayasalar özellikle 1961 ve 1982 Anayasaları, 1924 Anayasası’nı ayrı bir yerde bırakıyoruz onu kurucu ve toplumun tüm kesimlerinin bir araya geldiği bir uzlaşı metni olarak görmek lazım. Türkiye’de şu anda var olan 82 Anayasası ve 82 anayasasının öncülü olan onu bir şekilde hazırlayan 1961 Anayasası; her ikisi de darbe ürünüdür ve milli iradeye karşı darbeyi yapan sınıfların, kesimlerin gücünü kuvvetini kudretini yerli yerinde tesis etmek ve hatta darbecilerin hukukunu korumak için geliştirilmiş hukuk metinleridir. Dolayısıyla Türkiye’nin bu hukuk metninden 82 Anayasasından kurtulması Türkiye için bir lüks, fantezi değil, olmazsa olmaz meselelerimizden birisidir” dedi.
“AİLEYİ HEDEF ALAN BİR TAKIM SAPKIN AKIMLAR OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
Yeni anayasa ve aile kurumu ile ilgili soruya yanıt veren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
“Zihnimdeki anayasayı size söyleyemem, TBMM olarak bunu söylemem kısıtlayıcı olur. Bana şahsen soruyorsanız, zaten geçtiğimiz dönemde de parlamentoya teklif ettiğimiz ama maalesef ortadan geçiremediğimiz ailenin korunması meselesi var. Ailenin korunması, bugünkü postmodern dünyanın en önemli meselelerinden birisidir. Şu anda maalesef dünyada insansızlaştırma siyaseti dediğimiz, birtakım sapkın ideolojiler üzerinden ne yazık ki toplumlar insansızlaştırma, cinsiyetsizleştirme üzerinden özellikle aile kurumunu hedef alan birtakım sapkın akımların olduğunu görüyoruz.
Bunun için de Türkiye’nin de aile yapısını koruması lazım. Allah’a şükür, diğer ülkeler, batı ülkeleriyle kıyasladığınızda hala en güçlü yapımız aile yapımızdır ama dünyada tehlike çanlarının çaldığını aileyi ortadan kaldırmak için birtakım fitne fesat kurumlarının harekete geçirildiğini biliyoruz. Buna karşı Türkiye’nin tedbir alması lazım.”